Arama
En son konular
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Köksal TOPTAN
1 sayfadaki 1 sayfası
Köksal TOPTAN
Rekor oyla TBMM Başkanı seçilen Köksal Toptan, görevini, duygularını, hayallerini star’a anlattı
‘Sınıf başkanları değil ağabeyleriyim’ diyen Toptan: Meclisin performansı iyi ama şans henüz kullanılmadı. Siyaset ne yazık ki mizahı kaybetti, tek eksiğimiz bu
45 yıldır siyasette olmasına, 7 kez milletvekili seçilip 3 kez bakanlık yapmasına rağmen ‘çiçeği hálá burnunda’ Köksal Toptan’ın. Zira TBMM Başkanı seçilmesinin üzerinden sadece 5 ay geçti. 1. turda 450 oy alıp rekor kırarak geldiği meclis başkanlığı için herkesin güvenini kazanmış durumda. Kemikleşmiş sorunları çözmekle yükümlü parçalı meclisi idare etmekle görevli. Gurur ve heyecan duysa da ‘uykularım kaçıyor’ diyor. İşin aslı, onunla güncel siyaset yerine kamyon kasasında okula giden ve ‘ülkenin 2. adamı’ olmayı başaran Köksal Toptan’ı konuşmak istedim. ‘Meclis’in ağabeyi’, AK Parti Zonguldak Milletvekili, tecrübeli siyasetçi ilk kez görevini, duygu ve hayallerini star’a anlattı.
45 yıldır siyasettesiniz. Uzun bir süre. Türkiye nerden nereye geldi, gözleminiz ne?
13 milyondan 73 milyona varan bir ülke Türkiye. Hukukunu, eğitimini, sağlığını sıfırdan buralara getirdi. Harf devrimiyle sıfırlanan okuryazarlık düzeyi yüzde 90’larda. Bu ilerisi için bizi daha cesaretli, ümitli kılıyor. Üstelik bu noktaya engeller aşarak geldi. 25 senedir uğraşmak zorunda kaldığı terör nedeniyle ciddi kayıpları olmasına rağmen ilerlemesini kaybetmiyor. Son 5, 6 yıldır yakaladığı istikrarın da katkısıyla dev adımlarla geleceğe yürüyor.
****** bir an uyansa ve Türkiye’ye baksa; ne derdi?
Çok mutlu olurdu. ‘Hadi biraz daha çocuklar, burası yetmez. İşaret ettiğim yer biraz daha yukarıda, hadi aslanlarım’ der, cesaretlendirirdi.
BU BENİM HAYALİMDİ
****** ile birlikte Meclisin en kıdemli vekilisiniz. Makamdan önce kafanızda ne vardı, koltuğa oturunca ne buldunuz?
Milletvekili olmuş bir siyasetçi için meclis başkanlığı hayal makamlardan biridir tabi. Doğrusunu isterseniz ben de böyle bir yere gelmeyi hayal etmiş, heyecanlanmışımdır.
Ne zaman düştü o hayal zihninize?
Bilemiyorum ama ilk kez seçildiğimde değildir herhalde. O zaman bakanlık hayaldi. Genç yaşlarda da olduk. Yaş ilerledikçe farklılaşır bu. Makamın da gerektirdiği bir yaş var. Seçildiğim için büyük heyecan yaşadım, çok mutlu oldum.
Neye dikkat ediyorsunuz görevinizi yaparken?
Bana güvenenlere mahcup olmamaya çalışıyorum. Bu makamlar büyük, kutsal makamlar. Kimseye de baki değil, gelecek ve gidecek. Bıraktığım izlenim benim için çok önemli.
Sizden sonra ne demelerini isterdiniz sizin için?
‘İyi bir meclis başkanlığı yaptı’ demelerini, en azından ‘çok kötü bir meclis başkanıydı’ dememelerini. Bunun için de milletvekillerine elimden geldiğince yardımcı olmaya, meclisin sesini kamuoyuyla paylaşmaya, parlamentonun daha verimli hale gelmesine uğraşıyorum.
SINIF BAŞKANI DEĞİLİM
Arada bir de olsa, kendinizi sınıf başkanı gibi hissettiğiniz oluyor mu?
Yok hayır. Ben milletvekillerinin sadece başkanlarıyım. Ama şunu derseniz, bu beni mutlu eder: Mecliste benim dışımda 547 milletvekili var. Herhalde 500’nün ağabeyi pozisyonundayım, hep bu muameleyi gördüm. O saygı devam ediyor çok şükür.
Meclisin hal ve gidişatı nasıl peki?
Çok iyi. Yapması lazım gelen her şeyi, hem denetimi, hem yasama yürütme faaliyetlerini yapıyor. Çok önemli yasaları geçirdik. Bu meclis, bundan sonra hiçbir yasa çıkartmasa dahi, Tütün Ürünleriyle Mücadele Yasası sayesinde gelecek kuşaklar tarafından hayırla yád edilecektir.
KAMYON KASASINDAKİ ÇOCUK
Genel kuruldaki o en yüksek koltuğa oturup da Meclise şöyle bir baktığınızda tam olarak ne düşünüyorsunuz?
(gülüyor) Oturum kazasız belasız bitsin, diye düşünüyorum.
Sadece kaygı mı? Milletin vekillerinin başkanısınız! Bu, gurur okşayacak bir şey!
Kesinlikle öyle!
Egonuz şişmesin diye kendinizi kontrol ediyor musunuz?
Yok. Özel bir zorlama yapsam, yanlış yaparım. Olduğum gibi hareket ediyorum.
Peki, Meclis Başkanı Köksal Toptan, o koltukta, liseye kamyon kasasında giden çocuk Köksal Toptan’ı da hatırlıyor mu?
Hatırlamaz olur muyum? Hayallerimi hatırlıyorum... ( dalıyor) Ziyaretime geldiklerinde yahut bir üniversiteye gittiğimde gençlere hep şunu söylüyorum: ‘Çocuklar hayal kurun, ama bunun için de gayret edin. Ben hayal ettim, çok şükür ulaştım da. Beni buralara taşıyan cumhuriyet, sizi de istediğiniz yerlere taşır’.
Meclisteki siyaset dili nasıl sizce?
Şu ana dek olumsuzluk olmadı. Herkes birbirine karşı saygılı, dikkatli ve hoşgörülü.
İroni, mizah eksilmedi mi siyasetten?
Çok güzel bir noktaya temas ettiniz. Laf atmalar parlamenter demokrasinin renkli bir yönüdür ama bizde kürsüdeki hatibi konuşturmamak, hakaret ya da tahrik etmek gibi kullanılıyor. Hoş değil. Kürsüde de espri yok, laf atmada da. Bu ciddi bir eksiğimiz.
MECLİS MİZAHI KAYBETTİ
1960’larda TİP milletvekili Çetin Altan konuşmasını kesen başkanvekiline ‘Benden yukarıda oturuyor olmanız bir marangozluk hatasıdır!’ der. Sözünüzü düzeltin denince de ‘Benden yukarıda oturuyor olmanız bir marangozluk hatası değildir!’ der. Benzer bir zekáyla karşılaşmak ürkütmez mi sizi?
Hayır. Ben aslında oturum yönetirken, kürsüden laf atan milletvekiline bir şey söylemek suretiyle o havayı tesise çalışıyorum ama yakaladığımı söyleyemem. Güzeldir hálbuki. 1980 öncesiydi... MHP milletvekili İhsan Kabadayı bir gün kuliste puro içiyor, konuşma sırası gelince söndürüp cebine koyuyor. Atamadığına göre pahalı bir puro demek ki. Geldi, kürsüye çıktı ama cebinden de duman çıkıyor. Emekli askerdi, kendini parçalar gibi heyecanla konuşurdu. CHP’liler ‘Kabadayı yanıyorsun’ diyor. İhsan Bey zannediyor ki heyecanlı konuştuğu için böyle diyorlar. ‘Asıl siz yanıyorsunuz’ diyor cevaben. ‘Yahu yanıyorsun’ diyorlar, duman artınca varıyor İhsan Bey farkına... Bunlar havayı yumuşatan güzel şeylerdi ama kötülükler de vardı. Milletvekilleri ağız burun dağıtırcasına kavga ederlerdi. Şimdi laf atmalar, ayağa kalkmalar dışında olumsuzluk yok çok şükür ama hakikaten Türk siyaseti mizahını kaybetti.
Maalesef. Uzakdoğu meclislerindeki kavgalar çoğu insanı çok güldürüyor. Sizi?
(gülerek onaylıyor) Benim parlamentolarımda böyle olsun istemem!
SAHNE SANATÇISI GİBİYİZ
Devletin asker-sivil zirvesi yıllar yılı hep çatık kaşlı, asık suratlıydı. Şükür artık gülümseniyor. Özel bir çabanın sonucu mu bu yoksa doğal halleriniz mi?
İşler iyi gidiyor, onun için herkes gülüyor. (gülüyor) Halk, devleti yönetenler arasında kavga dövüşü sevmez, prim de vermez. Bu anlamda siyasetçiyle sahne sanatçıları arasında çok fazla fark yoktur. Sanatçı sanatını icra eder, sanırsınız ki hiç derdi yok. Ama izleyici şen şakrak olmasını ister onun.
Show must go on (şov devam etmeli)
Vatandaş da bunu ister. Rol anlamında söylemiyorum ama siyasetçinin o enerjiyi morali verecek görüntü sergilemesi lazım.
Zirvenin sacayağı sağlam mı sahiden?
Allah’a çok şükür hiç sorun yok. Herkes iyi niyetle işini yapmaya çalışıyor.
Büyükanıt ile ayaküstü konuşmanız farklı yorumlandı, gündemi meşgul etti?
Uzaktan çekilen bir fotoğrafı yorumlamak suretiyle senaryolar üretiliyor, doğru değil bu. Ben Sayın Genelkurmay Başkanıyla her şeyi konuşurum, bundan doğalı da olamaz.
Ciddi konular ayaküstü konuşulur mu?
Ciddi olanı da olur, olmayanı da. İnsanız. Sayın Yaşar Paşa ile futbol konuşurum. Ben GS’lıyım, o FB’li. Bu aralar Sayın Cemil Çiçek ile bir olup bana takılıyorlar.
Bu tür yorumlara sinirleniyor musunuz yoksa gülüyor musunuz?
Gülmüyor, üzülüyorum, incitici oluyor. Haberciler sorsa sorun olmayacak. Yanlış haberin yorumu da yanlış oluyor. Hangisini düzelteceğimizi şaşırıyoruz.
ARKADAŞLIK SONRA AŞK
Sizin nasıl bir hayatınız oldu Köksal Bey, mutlu musunuz?
Allah’a çok şükür mutluyum. 40 yıllık evliyim. 3 çocuğum var. Başka bir hayata hiç özenmedim. Köyde doğdum, küçük dereceli bir devlet memurunun oğlu, 7 kardeşin en büyüğüyüm ve babamı 47 yaşındayken kaybettim. Ailenin sorumluluğunu yüklendim ama ne hayata küstüm, ne başkalarına.
Eşiniz Saime Hanım sınıf arkadaşınızdı değil mi?
Ben ilkokul dörde giderken bizim sınıfa geldi. Babalarımız arkadaştı. O günden sonra çoğu defa sınıf arkadaşı ama hep okul arkadaşı olduk.
İzninizle sormak isterim; nasıl bir aşktı sizinki, çok mu kolaydı?
O kadar uzun süreli arkadaşlığımız oldu ki, arkadaş sevgisinin evliliğe götüren sevgiye ne zaman dönüştüğünü fark etmedik doğrusu. Üniversiteyi bitirip avukatlığa başlayınca sanki bu sürecin çok doğal bir sonucu olarak evlendik.
Denir ki uzun süren evliliklerde eşler giderek birbirine benzer. Siz de durum ne?
Bazen aynı şeyleri, aynı anda düşünüyoruz. Çocuklarla ilgili konular dışında ayrı düşmeyiz. Ben şımartılmalarından yanayımdır, o anne olarak daha çok sorumluluk taşıdığından disiplin ister. Torunlarda da böyle. Ama bunun dışında tartışmamız olmamıştır.
Müzikle aranız nasıldır?
Bizim hanım Türk sanat müziği sever, beraber TRT 4’ten dinleriz.
Ortak şarkınız ne?
Nihansın dideden... (gülüyor)
Köpekten ve yılandan korkarım, kedi sevmem
Meclis Başkanı olunca ne değişti hayatınızda, evinizde?
Hiç bir şey değişmedi. Yine saatinde evime giderim, eskiden çocuklarımla oyalanırdım şimdi torunlarım, kitaplarım var.
Ne okuyorsunuz şimdi?
Lamartine ve Ortaylı’dan Osmanlı tarihi okuyorum.
Babalıkta mı, dedelikte mi daha başarılısınız?
(gülüyor) Bunu çocuklar bilir ama torun sevgisi başka. Allah belli bir yaştan sonra insanı hayata bağlayacak öyle bir duygu yaratmış ki müthiş.
Havaalanında mahsur kalan geyikleri kurtarmıştınız!
Başta kurtarma gayretim yoktu ama bir gazete ‘Meclis Başkanı da ilgilenecek’ diye yazınca deyim yerindeyse durumdan vazife çıkarttık.
Hayvan sever misiniz?
Kuş balık severim. Köpekten korkarım, yılandan ürkerim, kediyi de çok sevmem. Ama canları yandığında üzülürüm.
UYKULARIM KAÇIYOR
Rekor oyla seçilmenizi tecrübenize, üslubunuza bağlayan çok ama konjonktüre bağlayan da var. Cevabınız ne?
Mümkündür, itirazım olmaz, bu tür makamlar için konjonktür desteği de lazım gelir. Ama aday gösterildikten sonra Sayın Deniz ****** basına dedi ki ‘Bu Köksal Toptan’ın hakkıdır’. ‘Bu benim hakkımdır’ hoş bir laf değil ama geride bıraktığımız yıllarda parlamento içinde ve dışında hemen her görevi yapmış olmam herhalde tercih sebebi olmuştur. Hem ben bu Mecliste, başkanlık yapacak tek adam değildim, bunu her arkadaşım rahatlıkla yapabilir.
Yüksek oyla seçilmenizi siz neye bağlıyorsunuz?
Valla işin o boyutunu hiç düşünmedim. Rekor oyla seçilmem gurur verici ama görev anlayışımla ilgili olarak bu üzerimde baskı oluşturuyor, insanın uykusunu kaçırıyor.
BU MECLİS YAPISI ÖNEMLİ BİR ŞANS
Etnik milliyetçiliğin yükseldiği bir dönemde, hem Kürt hem Türk milliyetçiliğini temsil iddiasındaki partilerin Mecliste olması ne ifade ediyor?
Bu Meclis Türkiye’miz için, herkes ve her kesim için bir şans. Yüzde 85’lik temsil gücü var ve hemen hiç bir ideoloji, siyasi düşünce dışarıda değil. Beklenen performansı yerine getiriyor ama şansı henüz yüzde 100 kullandı sayılmaz. Herkes gücü yettiğince katkı sağlarsa, aşılması gereken işleri aşabilme ümidi taşıyorum.
Anayasa, Kürt sorunu gibi zor sorunlar Meclise gelecek. Parçalı yapı düşünüldüğünde sizi korkutan bir şey yok mu?
Beni ürküten, dışarıdaki bazı söylemlerin Meclise yansıtılmaya gayret edilmesi. Bu olursa ciddi sorun çıkabilir ama bu noktaya kesinlikle gelmeyeceğimizi, düşünüyorum. Etnik milliyetçilik yapan, karşıtının doğacağını da hesap edecektir. Sorunlarımızı özgürce tartışmalı ama ettiğimiz yemine de dikkat etmeliyiz. Bu olursa her sorunu çözeriz.
14.01.2008 Star Gazetesi / Fadime ÖZKAN
‘Sınıf başkanları değil ağabeyleriyim’ diyen Toptan: Meclisin performansı iyi ama şans henüz kullanılmadı. Siyaset ne yazık ki mizahı kaybetti, tek eksiğimiz bu
45 yıldır siyasette olmasına, 7 kez milletvekili seçilip 3 kez bakanlık yapmasına rağmen ‘çiçeği hálá burnunda’ Köksal Toptan’ın. Zira TBMM Başkanı seçilmesinin üzerinden sadece 5 ay geçti. 1. turda 450 oy alıp rekor kırarak geldiği meclis başkanlığı için herkesin güvenini kazanmış durumda. Kemikleşmiş sorunları çözmekle yükümlü parçalı meclisi idare etmekle görevli. Gurur ve heyecan duysa da ‘uykularım kaçıyor’ diyor. İşin aslı, onunla güncel siyaset yerine kamyon kasasında okula giden ve ‘ülkenin 2. adamı’ olmayı başaran Köksal Toptan’ı konuşmak istedim. ‘Meclis’in ağabeyi’, AK Parti Zonguldak Milletvekili, tecrübeli siyasetçi ilk kez görevini, duygu ve hayallerini star’a anlattı.
45 yıldır siyasettesiniz. Uzun bir süre. Türkiye nerden nereye geldi, gözleminiz ne?
13 milyondan 73 milyona varan bir ülke Türkiye. Hukukunu, eğitimini, sağlığını sıfırdan buralara getirdi. Harf devrimiyle sıfırlanan okuryazarlık düzeyi yüzde 90’larda. Bu ilerisi için bizi daha cesaretli, ümitli kılıyor. Üstelik bu noktaya engeller aşarak geldi. 25 senedir uğraşmak zorunda kaldığı terör nedeniyle ciddi kayıpları olmasına rağmen ilerlemesini kaybetmiyor. Son 5, 6 yıldır yakaladığı istikrarın da katkısıyla dev adımlarla geleceğe yürüyor.
****** bir an uyansa ve Türkiye’ye baksa; ne derdi?
Çok mutlu olurdu. ‘Hadi biraz daha çocuklar, burası yetmez. İşaret ettiğim yer biraz daha yukarıda, hadi aslanlarım’ der, cesaretlendirirdi.
BU BENİM HAYALİMDİ
****** ile birlikte Meclisin en kıdemli vekilisiniz. Makamdan önce kafanızda ne vardı, koltuğa oturunca ne buldunuz?
Milletvekili olmuş bir siyasetçi için meclis başkanlığı hayal makamlardan biridir tabi. Doğrusunu isterseniz ben de böyle bir yere gelmeyi hayal etmiş, heyecanlanmışımdır.
Ne zaman düştü o hayal zihninize?
Bilemiyorum ama ilk kez seçildiğimde değildir herhalde. O zaman bakanlık hayaldi. Genç yaşlarda da olduk. Yaş ilerledikçe farklılaşır bu. Makamın da gerektirdiği bir yaş var. Seçildiğim için büyük heyecan yaşadım, çok mutlu oldum.
Neye dikkat ediyorsunuz görevinizi yaparken?
Bana güvenenlere mahcup olmamaya çalışıyorum. Bu makamlar büyük, kutsal makamlar. Kimseye de baki değil, gelecek ve gidecek. Bıraktığım izlenim benim için çok önemli.
Sizden sonra ne demelerini isterdiniz sizin için?
‘İyi bir meclis başkanlığı yaptı’ demelerini, en azından ‘çok kötü bir meclis başkanıydı’ dememelerini. Bunun için de milletvekillerine elimden geldiğince yardımcı olmaya, meclisin sesini kamuoyuyla paylaşmaya, parlamentonun daha verimli hale gelmesine uğraşıyorum.
SINIF BAŞKANI DEĞİLİM
Arada bir de olsa, kendinizi sınıf başkanı gibi hissettiğiniz oluyor mu?
Yok hayır. Ben milletvekillerinin sadece başkanlarıyım. Ama şunu derseniz, bu beni mutlu eder: Mecliste benim dışımda 547 milletvekili var. Herhalde 500’nün ağabeyi pozisyonundayım, hep bu muameleyi gördüm. O saygı devam ediyor çok şükür.
Meclisin hal ve gidişatı nasıl peki?
Çok iyi. Yapması lazım gelen her şeyi, hem denetimi, hem yasama yürütme faaliyetlerini yapıyor. Çok önemli yasaları geçirdik. Bu meclis, bundan sonra hiçbir yasa çıkartmasa dahi, Tütün Ürünleriyle Mücadele Yasası sayesinde gelecek kuşaklar tarafından hayırla yád edilecektir.
KAMYON KASASINDAKİ ÇOCUK
Genel kuruldaki o en yüksek koltuğa oturup da Meclise şöyle bir baktığınızda tam olarak ne düşünüyorsunuz?
(gülüyor) Oturum kazasız belasız bitsin, diye düşünüyorum.
Sadece kaygı mı? Milletin vekillerinin başkanısınız! Bu, gurur okşayacak bir şey!
Kesinlikle öyle!
Egonuz şişmesin diye kendinizi kontrol ediyor musunuz?
Yok. Özel bir zorlama yapsam, yanlış yaparım. Olduğum gibi hareket ediyorum.
Peki, Meclis Başkanı Köksal Toptan, o koltukta, liseye kamyon kasasında giden çocuk Köksal Toptan’ı da hatırlıyor mu?
Hatırlamaz olur muyum? Hayallerimi hatırlıyorum... ( dalıyor) Ziyaretime geldiklerinde yahut bir üniversiteye gittiğimde gençlere hep şunu söylüyorum: ‘Çocuklar hayal kurun, ama bunun için de gayret edin. Ben hayal ettim, çok şükür ulaştım da. Beni buralara taşıyan cumhuriyet, sizi de istediğiniz yerlere taşır’.
Meclisteki siyaset dili nasıl sizce?
Şu ana dek olumsuzluk olmadı. Herkes birbirine karşı saygılı, dikkatli ve hoşgörülü.
İroni, mizah eksilmedi mi siyasetten?
Çok güzel bir noktaya temas ettiniz. Laf atmalar parlamenter demokrasinin renkli bir yönüdür ama bizde kürsüdeki hatibi konuşturmamak, hakaret ya da tahrik etmek gibi kullanılıyor. Hoş değil. Kürsüde de espri yok, laf atmada da. Bu ciddi bir eksiğimiz.
MECLİS MİZAHI KAYBETTİ
1960’larda TİP milletvekili Çetin Altan konuşmasını kesen başkanvekiline ‘Benden yukarıda oturuyor olmanız bir marangozluk hatasıdır!’ der. Sözünüzü düzeltin denince de ‘Benden yukarıda oturuyor olmanız bir marangozluk hatası değildir!’ der. Benzer bir zekáyla karşılaşmak ürkütmez mi sizi?
Hayır. Ben aslında oturum yönetirken, kürsüden laf atan milletvekiline bir şey söylemek suretiyle o havayı tesise çalışıyorum ama yakaladığımı söyleyemem. Güzeldir hálbuki. 1980 öncesiydi... MHP milletvekili İhsan Kabadayı bir gün kuliste puro içiyor, konuşma sırası gelince söndürüp cebine koyuyor. Atamadığına göre pahalı bir puro demek ki. Geldi, kürsüye çıktı ama cebinden de duman çıkıyor. Emekli askerdi, kendini parçalar gibi heyecanla konuşurdu. CHP’liler ‘Kabadayı yanıyorsun’ diyor. İhsan Bey zannediyor ki heyecanlı konuştuğu için böyle diyorlar. ‘Asıl siz yanıyorsunuz’ diyor cevaben. ‘Yahu yanıyorsun’ diyorlar, duman artınca varıyor İhsan Bey farkına... Bunlar havayı yumuşatan güzel şeylerdi ama kötülükler de vardı. Milletvekilleri ağız burun dağıtırcasına kavga ederlerdi. Şimdi laf atmalar, ayağa kalkmalar dışında olumsuzluk yok çok şükür ama hakikaten Türk siyaseti mizahını kaybetti.
Maalesef. Uzakdoğu meclislerindeki kavgalar çoğu insanı çok güldürüyor. Sizi?
(gülerek onaylıyor) Benim parlamentolarımda böyle olsun istemem!
SAHNE SANATÇISI GİBİYİZ
Devletin asker-sivil zirvesi yıllar yılı hep çatık kaşlı, asık suratlıydı. Şükür artık gülümseniyor. Özel bir çabanın sonucu mu bu yoksa doğal halleriniz mi?
İşler iyi gidiyor, onun için herkes gülüyor. (gülüyor) Halk, devleti yönetenler arasında kavga dövüşü sevmez, prim de vermez. Bu anlamda siyasetçiyle sahne sanatçıları arasında çok fazla fark yoktur. Sanatçı sanatını icra eder, sanırsınız ki hiç derdi yok. Ama izleyici şen şakrak olmasını ister onun.
Show must go on (şov devam etmeli)
Vatandaş da bunu ister. Rol anlamında söylemiyorum ama siyasetçinin o enerjiyi morali verecek görüntü sergilemesi lazım.
Zirvenin sacayağı sağlam mı sahiden?
Allah’a çok şükür hiç sorun yok. Herkes iyi niyetle işini yapmaya çalışıyor.
Büyükanıt ile ayaküstü konuşmanız farklı yorumlandı, gündemi meşgul etti?
Uzaktan çekilen bir fotoğrafı yorumlamak suretiyle senaryolar üretiliyor, doğru değil bu. Ben Sayın Genelkurmay Başkanıyla her şeyi konuşurum, bundan doğalı da olamaz.
Ciddi konular ayaküstü konuşulur mu?
Ciddi olanı da olur, olmayanı da. İnsanız. Sayın Yaşar Paşa ile futbol konuşurum. Ben GS’lıyım, o FB’li. Bu aralar Sayın Cemil Çiçek ile bir olup bana takılıyorlar.
Bu tür yorumlara sinirleniyor musunuz yoksa gülüyor musunuz?
Gülmüyor, üzülüyorum, incitici oluyor. Haberciler sorsa sorun olmayacak. Yanlış haberin yorumu da yanlış oluyor. Hangisini düzelteceğimizi şaşırıyoruz.
ARKADAŞLIK SONRA AŞK
Sizin nasıl bir hayatınız oldu Köksal Bey, mutlu musunuz?
Allah’a çok şükür mutluyum. 40 yıllık evliyim. 3 çocuğum var. Başka bir hayata hiç özenmedim. Köyde doğdum, küçük dereceli bir devlet memurunun oğlu, 7 kardeşin en büyüğüyüm ve babamı 47 yaşındayken kaybettim. Ailenin sorumluluğunu yüklendim ama ne hayata küstüm, ne başkalarına.
Eşiniz Saime Hanım sınıf arkadaşınızdı değil mi?
Ben ilkokul dörde giderken bizim sınıfa geldi. Babalarımız arkadaştı. O günden sonra çoğu defa sınıf arkadaşı ama hep okul arkadaşı olduk.
İzninizle sormak isterim; nasıl bir aşktı sizinki, çok mu kolaydı?
O kadar uzun süreli arkadaşlığımız oldu ki, arkadaş sevgisinin evliliğe götüren sevgiye ne zaman dönüştüğünü fark etmedik doğrusu. Üniversiteyi bitirip avukatlığa başlayınca sanki bu sürecin çok doğal bir sonucu olarak evlendik.
Denir ki uzun süren evliliklerde eşler giderek birbirine benzer. Siz de durum ne?
Bazen aynı şeyleri, aynı anda düşünüyoruz. Çocuklarla ilgili konular dışında ayrı düşmeyiz. Ben şımartılmalarından yanayımdır, o anne olarak daha çok sorumluluk taşıdığından disiplin ister. Torunlarda da böyle. Ama bunun dışında tartışmamız olmamıştır.
Müzikle aranız nasıldır?
Bizim hanım Türk sanat müziği sever, beraber TRT 4’ten dinleriz.
Ortak şarkınız ne?
Nihansın dideden... (gülüyor)
Köpekten ve yılandan korkarım, kedi sevmem
Meclis Başkanı olunca ne değişti hayatınızda, evinizde?
Hiç bir şey değişmedi. Yine saatinde evime giderim, eskiden çocuklarımla oyalanırdım şimdi torunlarım, kitaplarım var.
Ne okuyorsunuz şimdi?
Lamartine ve Ortaylı’dan Osmanlı tarihi okuyorum.
Babalıkta mı, dedelikte mi daha başarılısınız?
(gülüyor) Bunu çocuklar bilir ama torun sevgisi başka. Allah belli bir yaştan sonra insanı hayata bağlayacak öyle bir duygu yaratmış ki müthiş.
Havaalanında mahsur kalan geyikleri kurtarmıştınız!
Başta kurtarma gayretim yoktu ama bir gazete ‘Meclis Başkanı da ilgilenecek’ diye yazınca deyim yerindeyse durumdan vazife çıkarttık.
Hayvan sever misiniz?
Kuş balık severim. Köpekten korkarım, yılandan ürkerim, kediyi de çok sevmem. Ama canları yandığında üzülürüm.
UYKULARIM KAÇIYOR
Rekor oyla seçilmenizi tecrübenize, üslubunuza bağlayan çok ama konjonktüre bağlayan da var. Cevabınız ne?
Mümkündür, itirazım olmaz, bu tür makamlar için konjonktür desteği de lazım gelir. Ama aday gösterildikten sonra Sayın Deniz ****** basına dedi ki ‘Bu Köksal Toptan’ın hakkıdır’. ‘Bu benim hakkımdır’ hoş bir laf değil ama geride bıraktığımız yıllarda parlamento içinde ve dışında hemen her görevi yapmış olmam herhalde tercih sebebi olmuştur. Hem ben bu Mecliste, başkanlık yapacak tek adam değildim, bunu her arkadaşım rahatlıkla yapabilir.
Yüksek oyla seçilmenizi siz neye bağlıyorsunuz?
Valla işin o boyutunu hiç düşünmedim. Rekor oyla seçilmem gurur verici ama görev anlayışımla ilgili olarak bu üzerimde baskı oluşturuyor, insanın uykusunu kaçırıyor.
BU MECLİS YAPISI ÖNEMLİ BİR ŞANS
Etnik milliyetçiliğin yükseldiği bir dönemde, hem Kürt hem Türk milliyetçiliğini temsil iddiasındaki partilerin Mecliste olması ne ifade ediyor?
Bu Meclis Türkiye’miz için, herkes ve her kesim için bir şans. Yüzde 85’lik temsil gücü var ve hemen hiç bir ideoloji, siyasi düşünce dışarıda değil. Beklenen performansı yerine getiriyor ama şansı henüz yüzde 100 kullandı sayılmaz. Herkes gücü yettiğince katkı sağlarsa, aşılması gereken işleri aşabilme ümidi taşıyorum.
Anayasa, Kürt sorunu gibi zor sorunlar Meclise gelecek. Parçalı yapı düşünüldüğünde sizi korkutan bir şey yok mu?
Beni ürküten, dışarıdaki bazı söylemlerin Meclise yansıtılmaya gayret edilmesi. Bu olursa ciddi sorun çıkabilir ama bu noktaya kesinlikle gelmeyeceğimizi, düşünüyorum. Etnik milliyetçilik yapan, karşıtının doğacağını da hesap edecektir. Sorunlarımızı özgürce tartışmalı ama ettiğimiz yemine de dikkat etmeliyiz. Bu olursa her sorunu çözeriz.
14.01.2008 Star Gazetesi / Fadime ÖZKAN
Arslan Bey- Administrator
- Mesaj Sayısı : 825
Kayıt tarihi : 25/07/08
Karakter Sayfası
Rep Puanı:
(200/200)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Şub. 08, 2009 9:37 pm tarafından Arslan Bey
» Erzurumspor için en karanlık gün
Paz Şub. 08, 2009 5:39 pm tarafından Arslan Bey
» KoMiK AşK SöZLeRi
Cuma Şub. 06, 2009 11:59 am tarafından Arslan Bey
» 50 kontr ödüllü yarışmamız
Cuma Şub. 06, 2009 11:58 am tarafından Arslan Bey
» ..DostLuk..
Perş. Şub. 05, 2009 5:51 pm tarafından Arslan Bey
» Seksendört
Perş. Şub. 05, 2009 5:24 pm tarafından Arslan Bey
» İleri Sayım
Perş. Şub. 05, 2009 5:23 pm tarafından Arslan Bey
» Seksendört-4 Duvar
Perş. Şub. 05, 2009 5:22 pm tarafından Arslan Bey
» Seksendört-Sesimi Duymuyor Musun
Ptsi Kas. 17, 2008 10:58 pm tarafından RedLeon
» Seksendört Biyografi
Ptsi Kas. 17, 2008 10:57 pm tarafından RedLeon
» Seksendört-Son Mektup
Ptsi Kas. 17, 2008 10:56 pm tarafından RedLeon
» Seksendört-Affet
Ptsi Kas. 17, 2008 10:56 pm tarafından RedLeon
» Seksendört-K.G.B.
Ptsi Kas. 17, 2008 10:55 pm tarafından RedLeon
» Seksendört-Ölürüm Hasretinle
Ptsi Kas. 17, 2008 10:54 pm tarafından RedLeon
» herkeze selam
Paz Kas. 16, 2008 12:35 pm tarafından Arslan Bey
» Online Tv İzle (sorun giderildi)
Cuma Kas. 14, 2008 5:59 pm tarafından Arslan Bey
» nalet olsun içimdeki insan sevgisine
Cuma Kas. 14, 2008 5:58 pm tarafından Arslan Bey
» İLGİNÇ
Cuma Kas. 14, 2008 5:57 pm tarafından Arslan Bey
» Mehmet Ali Ağca:
Cuma Kas. 14, 2008 5:56 pm tarafından Arslan Bey
» Mehmet Ağar:
Cuma Kas. 14, 2008 5:55 pm tarafından Arslan Bey