Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» fener
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPaz Şub. 08, 2009 9:37 pm tarafından Arslan Bey

» Erzurumspor için en karanlık gün
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPaz Şub. 08, 2009 5:39 pm tarafından Arslan Bey

» KoMiK AşK SöZLeRi
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyCuma Şub. 06, 2009 11:59 am tarafından Arslan Bey

» 50 kontr ödüllü yarışmamız
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyCuma Şub. 06, 2009 11:58 am tarafından Arslan Bey

» ..DostLuk..
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPerş. Şub. 05, 2009 5:51 pm tarafından Arslan Bey

» Seksendört
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPerş. Şub. 05, 2009 5:24 pm tarafından Arslan Bey

» İleri Sayım
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPerş. Şub. 05, 2009 5:23 pm tarafından Arslan Bey

» Seksendört-4 Duvar
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPerş. Şub. 05, 2009 5:22 pm tarafından Arslan Bey

» Seksendört-Sesimi Duymuyor Musun
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPtsi Kas. 17, 2008 10:58 pm tarafından RedLeon

» Seksendört Biyografi
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPtsi Kas. 17, 2008 10:57 pm tarafından RedLeon

» Seksendört-Son Mektup
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPtsi Kas. 17, 2008 10:56 pm tarafından RedLeon

» Seksendört-Affet
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPtsi Kas. 17, 2008 10:56 pm tarafından RedLeon

» Seksendört-K.G.B.
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPtsi Kas. 17, 2008 10:55 pm tarafından RedLeon

» Seksendört-Ölürüm Hasretinle
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPtsi Kas. 17, 2008 10:54 pm tarafından RedLeon

» herkeze selam
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyPaz Kas. 16, 2008 12:35 pm tarafından Arslan Bey

» Online Tv İzle (sorun giderildi)
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyCuma Kas. 14, 2008 5:59 pm tarafından Arslan Bey

» nalet olsun içimdeki insan sevgisine
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyCuma Kas. 14, 2008 5:58 pm tarafından Arslan Bey

» İLGİNÇ
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyCuma Kas. 14, 2008 5:57 pm tarafından Arslan Bey

» Mehmet Ali Ağca:
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyCuma Kas. 14, 2008 5:56 pm tarafından Arslan Bey

» Mehmet Ağar:
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi EmptyCuma Kas. 14, 2008 5:55 pm tarafından Arslan Bey

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Kasım 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Takvim Takvim

http://www.xml-sitemaps.com/download/dostlukbirbaska.yetkin-forum.com/sitemap.html
RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 



İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi

Aşağa gitmek

İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi Empty İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi

Mesaj tarafından Arslan Bey Salı Tem. 29, 2008 9:22 pm

Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin de bir milli marşı olmalıydı. Daha Cumhuriyet kurulmadan İstiklâl Savaşı sırasında, Garp Cephesi Komutanlığı’ndan bu arzu doğmuştu. Durum, sonradan Maârif Vekili olan Hamdullah Suphi’ye havale edildi. Böylece Türk milli marşı olarak "İstiklâl Marşı" adı ile yaptırılacak marşın hazırlıklarına girildi. Beste ve güfte için beşer yüz lira armağan kararlaştırılarak genelge ve mektuplarla bütün yurda duyuruldu.

Önce şiir seçilip sonra beste yarışması açılacaktı. Şiir yarışmasına yurdun dört bir yanından tam 724 şiir gönderildi. Komisyon bunlardan yedisini seçerek bastırdı ve meclis üyelerine dağıttı.

******’ün başkanlığında TBMM’nin 12.03.1921 günkü celsesinde Mehmet Akif Ersoy’un şiiri defalarca okutturularak alkışlar arasında milli marş olarak bestelenmek üzere seçildi.

Beste yarışması ise güfte kadar ilgi görmedi. Bu da memleketin o zamanki musiki durumunu yansıtmaktadır. Beste yarışmasına ancak 24 besteci katılmıştı. Bunlardan bazıları şunlardır:

Ahmet Cemalettin Çinkılıç, Ahmet Yekta Madran, Ali Rifat Çağatay, Asım Bey, Bedri Zabaç, Hasan Basri Çantay, H. Saadettin Arel, İsmail Hakkı Bey, İsmail Zühdü, Kazım Uz, Lemi Atlı, Mehmet Baha Pars, Mustafa Sunar, Rauf Yekta, Saadettin Kaynak, Zati Arca, Zeki Üngör.

Güfte yarışması sonuçlandırıldıktan sonra Anadolu’daki savaş iyice kızıştığı sıralarda beste yarışması ilgisini tabii olarak kaybetmiştir. Buna rağmen muhiti olan bestekârlar faaliyetten geri durmamışlar ve kendi bestelerini yaymaya uğraşmışlardır.

O sıralarda Edirne’de müzik öğretmeni bulunan Ahmet Yekta Madran, kendi marşını Edirne ve havalisinde yaymaya ve söyletmeye başlamıştır. İzmir’de müzik öğretmeni bulunan İsmail Zühdü de kendi marşını İzmir ve havalisi ile Eskişehir’de yaymakta idi. Ankara’da da Zeki Üngör’ün marşı söylenmekte olup İstanbul’da ise iki marş söylenip yayınlanmaktaydı. Bunlar da İstanbul tarafında bir çok mekteplerde öğretmenlik yapan Zati Arca’nın, Kadıköy tarafında ise Ali Rifat Çağatay’ın bestesi söylenmekteydi.

Bu durum birkaç yıl böylece devam etmiş ve 1924’te Ankara’da maârif vekaletinde toplanan bir kurul, Ali Rifat Çağatay’ın marşını resmi marş olarak kabul ederek ilgili kurullar ile bütün okullara bildirmiştir. Bu marş, 1924’ten 1930 yıllarına kadar söylenip çalındıktan sonra 1930 sıralarında yeni bir emirle Riyaseti Cumhur Orkestrası şefi Zeki Üngör’ün bestesi milli marş bestesi olarak kabul edilmiştir. Zeki Üngör, İstiklâl Marşı’nın besteleniş hikayesini şöyle anlatmıştır:

"İstiklâl savaşının devam ettiği sıralarda ben, Muzika-i Humayun muallimi idim. Yani doğrudan doğruya Saray’a ve Vahdettin’e bağlıydık. Bando, Fasıl Takımı ve Orkestra benim emrimde idi.

Şişli’de Uğurlu Han’ın 4 numarasında oturuyordum. Kurtuluş ordusu süvarilerinin İzmir’e girdiklerinden iki veya üç gün sonra evimde, Talim-Terbiye Heyeti azası ve terbiye mütehassısı dostum Haydar merhumla oturuyorduk. Kapı çalındı. İlkokul öğretmeni İhsan merhum geldi. Büyük bir heyecan içinde, süvarilerin İzmir’e girişlerini anlatmaya başladı. Hepimiz coşmuştuk. Hemen kalkıp piyano başına geçtim. Ve derhal içimde doğan parçayı çalmaya koyuldum.

İlk etapta marşın giriş kısmındaki akoru oluşturdum. Bu şekilde iki, üç mezür yaptım. Arkadaşlarım: "Aman dediler, bu çok güzel bir şey olacak." Bunun üzerine İhsan’a İzmir’in kurtuluşunu ve büyük zaferi bütün teferruatı ile anlatmasını rica ettim. O anlattı, ben çaldım. Böylece kısa zamanda eserin taslağı ortaya çıktı. Ertesi gün de çalıştım. İki gün sonra beste bitti. Götürüp arkadaşlara gösterdim. Çok beğendiler. Bunun üzerine bu müziği milli marş olarak takdime karar verdim. Kıymeti hakkında daha kat’i bir fikir edinmek maksadıyla da besteyi Viyana Konservatuvarı direktörüne gönderdim. On gün sonra direktörden gelen mektupta, eserin çok orijinal bulunduğu ve melodisinin Türk milletinin ihtişamına yakışacak şekilde olduğu belirtilerek tebrik ediliyordum.

Bu mektup geldikten on beş gün sonra beni Ankara’dan çağırdılar, gittim. Bana Muzika-i Humayun’u bütün kadrosu ile Ankara’ya nakletmek vazifesi verildi. Bunun üzerine tekrar İstanbul’a döndüm. Ve Ankara’ya ilk olarak başlarında piyanist Sabri’nin bulunduğu beş kişilik bir heyet yolladım. Vahdettin henüz padişah olduğu için bu işleri gizli yapıyorduk. Bir ay sonra da kimseye bir şey söylemeden Ankara’ya gittim. Ve hemen İstanbul’daki arkadaşları bir telgrafla çağırdım. Üç gün sonra geldiler. Böylece milli marşı bu heyete ilk defa Ankara’da verilen o baloda ******’ün huzurunda çaldık. İşte milli marş böyle bestelendi.”

Bestekarın bu anlatışından, eseri önce sözsüz olarak bestelediği ve daha sonra Mehmet Akif’in şiirini besteye giydirdiği anlaşılmaktadır. Bu sebepten meydana gelen prozodi hataları, eser hakkında sonradan yapılan tenkitlerin başlıcası olmuştur. Bestekar yukarıdaki beyanatının bir yerinde her ne kadar, "Bu müziği milli marş olarak takdime karar verdim" diyorsa da, eserdeki ses sahasını halk tabakasını nazara almadan kullanması bestenin milli marş olarak bestelenmediğini meydana çıkarmaktadır. Marştaki bu teknik hatalardan başka ses ritminden ağır çalınıp söylenmesinde bestekarın kusuru başta gelmektedir. Besteci bu durumu şöyle anlatmıştır:

“Ben İstiklal Marşı’nı bestelerken kulaklarımda İzmir’e koşan atlıların dörtnal sesleri vardı. Eserin başında metronomu (1 dörtlük=80) olan bir eser hiçbir vakit cenaze marşına benzemez.

Plaklardaki ağır tempolu çalınışı ise; "Sahibi’nin Sesi" stüdyosunda orkestra ile plağa çaldığımız zaman teknisyenler, bunun çok süratlı bir marş olduğunu ve dolayısıyla plağın ancak yarısını doldurduğunu söylediler. Bu sebeple plağın aynı yüzüne bir marş daha çalmamızı rica ettiler. Ben böyle bir teklifi kabul edemezdim. O anda aklıma bir şey geldi: "Marşı biraz ağır çalalım, böylece plak dolar. Sonra çalınırken gramafon biraz hızlıya ayarlanır, olur biter" dedim. Bu fikir pek münasip görüldü ve dediğim gibi yapıldı. Fakat bilahere böyle bir fikir vermekle hata ettiğimizi anladım. Çünkü marş çalınırken gramafonun hızlıya ayarlanması icap ettiğini kim bilebilirdi?”
Arslan Bey
Arslan Bey
Administrator
Administrator

Mesaj Sayısı : 825
Kayıt tarihi : 25/07/08

Karakter Sayfası
Rep Puanı:
İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi Left_bar_bleue200/200İstiklâl Marşı'mızın besteleniş hikayesi Empty_bar_bleue  (200/200)

http://dostlukbirbaska.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz